Engelliliğin Tanımlanması
Engelliler; zihinsel, psikolojik ve bedensel fonksiyonlarda kalıcı veya geçici olarak oluşan hasarlar ve kendilerine yönelik toplumda var olan algı nedeniyle dezavantajlı konuma düşmektedirler. Bu dezavantajlı konum da onları toplumun dışına itilmiş bir grup hâline getirmektedir. Engelli bireyler engelsiz insanlar için düzenlenmiş bir toplum içinde kendilerine yer bulmaya çalışmaktadırlar.
Engellilik kavramına kuramsal çerçeveden baktığımızda engelliliği çeşitli modellerle açıklanmaya çalışıldığını görmekteyiz. Mackelprang ve Salsgiver bu modelleri “Moral Model”, “Medikal Model” ve “Sosyal Model” olmak üzere üç grupta ele almaktadır.
Moral Model, en eski modeldir. Bu modele göre engellilik, doğrudan günahkârlık ve kötülüğe bağlıdır. Engelliliğin nedeni, kötülük yapma ya da kötü şekilde yaşamak değildir; kötü olmaktır. Engelliliğin moral model olarak değerlendirilmesi Orta Çağın sonuna kadar egemen görüş olarak kalmıştır.
Medikal Model, tüm engellileri, hastalık gibi nedenlerden kaynaklanan fizyolojik bozuklukların sonucu olarak görmektedir. Medikal Model’in temelinde tüm engelli bireylerin otomatik olarak “kısıtlı” olduğu sayıltısı yatmaktadır.
Sosyal Model ise, Medikal Model’in engellilik olgusunu açıklamadaki yetersizliklerinin giderek daha fazla gündeme gelmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Sosyal Model’in temel iddiası, engelliliğin toplumsal olarak yapılandırıldığı ve çeşitli bozuklukları olan insanlara dayatıldığıdır. Bireyin fiziksel veya zihinsel bozukluğunun değil, toplumun muktedir bir bedene sahip olmayı temel bir norm olarak kabul etmesinin engelleyici etkilerinin kişileri engelli kıldığını ileri sürmektedir.
Dünya Sağlık Örgütünün 1980 yılında yayınlamış olduğu bildirgesinde engellilikle ilgili temel kavramlar tanımlanmış ve engelliliğin sağlık boyutuna ağırlık veren bir sınıflandırmayla bu konuda üç ayrı kategoride tanımlama geliştirilmiştir:
- Yetersizlik (Impairment): Fizyolojik, psikolojik veya anatomik yapının kaybını ya da normalden sapması halini ifade eder. Bu tanım özellikle organ düzeyindeki bozuklukları ifade eder.
- Özürlülük (Disability): Bu tanım fiziksel ve zihinsel yeti kaybını ifade etmektedir. Sağlığın bozulması sonucu oluşan yetersizlikten dolayı bir yeteneğin normale oranla azalması veya kaybedilmesi olarak tanımlanır.
- Engellilik (Handicap): yukarıda açıkladığımız yetersizlik veya özürlülük halleri nedeniyle kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel düzeyine göre normal kabul edilen yaşam gereklerini yerine getirememesidir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımı dışında sakatlık “Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne ek 3447 sayılı Engelli Kişilerin Hakları Bildirisi’nin 1. maddesinde, “kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, (bedensel ya da sonradan olma) herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar sakattır (engellidir) şeklinde tanımlanmaktadır.
Ülkemizde ise;
2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kanunu’nun 3. maddesinin c fıkrasına göre “Özürlü, doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaşamın gereklerine uyamama durumunda olup, korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyacı olan kişi”yi ifade eder.
Türk Standartları Enstitüsü engelli bireyi; vücut fonksiyonlarını kullanmada fiziki ve zihinsel kısıtlılık veya kayıp hâlinde olan kişi olarak tanımlamaktadır.
Sakatları Koruma Milli Koordinasyon Kuruluna göre, “bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal özelliklerinde belirli bir oranda işlev kaybına neden olan organ yokluğu veya bozukluğu sonucunda normal yaşamın gereğine uymayacak şekilde özürlenme durumu” sakatlık olarak ifade edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nda özürlü istihdamından yararlanabilecek olanlar “Özürlü, Eski Hükümlü ve Terör Mağduru İstihdamı Hakkında Yönetmelik”in 3. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; “Engelli; bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerindeki engelleri nedeniyle çalışma gücünün en az @’ından yoksun olduğu sağlık kurulu raporuyla belirlenenlerdir” şeklinde tanımlanmaktadır.
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nda, “her ne sebep ve suretle olursa olsun vücutlarında hasıl olan arızalar ve duçar oldukları tedavisi imkânsız hastalıklar yüzünden vazifelerini yapamayacak duruma giren iştirakçiler”, “malul” olarak tanımlanmıştır.
25.04.2013 tarihinde kabul edilen 6462 Sayılı Kanun ile ‘’özürlülük ‘’kelimesi yerine “engellilik”, “sakatlanmak” kelimesi yerine “engelli hale gelmek’’, Askerlik Kanununda geçen “çürüklerin”,”çürüklük’’ ifadeleri yerine sırasıyla “askerliğe elverişli olmayanların’’ ve “askerliğe elverişli olmama’’ şeklinde değiştirilmiştir. 06.02.2014 tarihinde kabul edilen 6518 Sayılı Kanun ile 2828 Sayılı Kanundaki “muhtaç’’ ibaresi “ihtiyacı olan’’ şeklinde değiştirilmiştir.
KAYNAKÇA
https://sosyalhizmetteyiz.org/engelli-bireylerle-sosyal-hizmet/
https://medisep.org/mediblog-blog9
https://www.engelsizkariyer.com/Yazi.aspx?id=43&pageNo=2